sirius
Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 22/04/10
| Konu: Yolcu Perş. Nis. 22, 2010 9:02 am | |
| Bölüm 1- Ayna Aynaya baktı, yüzünde ki anlamsız ifadeyi bir daha inceledi. Her sabah kalktığında bunu yapmaktaydı. Ne olduğunu, nerede olduğunu niçin bunu yaptığını bilmiyordu. Eskiden var olan heyecanı yerini duyarsızlık ve tanımsızlığa bırakmıştı. Alelade bir şekilde üstüne uzun pardesüsünü geçirdi. Pardesü, yılların verdiği yıpranmayla kahverengiden sarıya dönmüştü. Bazı yerleri yırtık bazı yerleri delikti. Yine de bu pardesünün bir anlamı vardı onun için. Dışarıda yağmurun deli gibi yağmur yağdığını biliyordu. Özellikle bu havalarda dışarısı hiç tekin olmuyordu. Yağmurun toprağa nüfus edip, solucanları toprağın altından çıkarması gibi, her yağmurlu havada envai çeşit varlıkta yer yüzünde kaosa sebep oluyorlardı. Yağmur zamanı duyumsanan hoş ve tuhaf koku gibi, .oda "onların" ortaya çıkış kokusunu rahatça alıyordu. Bu yüzden yağmurlu havaları seviyordu.
Kapısını kapattı, kapının altına kutsanmış tuzundan serpti. Kapılar, ister fiziksel ister manevi olsun her zaman giriş yerleriydi. Bunun farkındalığıyla önlemlerini her çıkışta alırdı. Tuz ile iyice kapının altını donattıktan sonra gözlerini kapatıp, elini kapıyı dayadı. Yavaşça duayı fısıldadı. Dua ile oluşan enerjinin buram buram ruhundan bedenine, bedeninden eline ve elinden kapıya geçtiğini hissetti. Çevreyi süptil enerjinin hoş dokusu kapladı. Gündelik hayatta yaşayan bir insan o ortamdan geçseydi "tuhaf" birşeylerin var olduğunu hisseder belki tüyleri diken diken olur ama anlamlandıramazdı. Ruhdan çıkan tesirler her ruh tarafından hissedilse de, insanlar üç maymun oynamayı bu konuda çok severlerdi.
Kutsanmış tuz ve dua ile artık evi korunaklıydı. Tabi ki evinde sakladığı çeşitli aletlerde.
Apartmandan çıkarak kendini sokaklara attı. Sezgisi belanın çokta uzak olmadığını söylüyordu. Her zaman belayı sezerdi. Mantığı ile izleri takip edenlere nazaran sezgilerini takip ederek tam zamanında olay yerinde olurdu. Bazen de şansına olay onun yanında vuku bulurdu. Eskiden bunu heyecanla karşılarken, duyarsızlığı bu durumunu da köreltmiş ve günlük bir yeti olarak , gündelikler arasında bu yeti de kendi yerini almıştı. Kısacası herşeye alışmıştı....
Derin bir nefes çekti. Her göreve başladığında derin bir nefes çekerdi. Bu onun gizli mantrası ya da kutsal başlangıcıydı. Derin bir nefes ile kendini hazırlar, adeta dünyaya ve evrene başladığının sinyalini gönderirid. Her bir nefes çekişinde, yalnızlıktan, varoşluktan, anlamsızlıktan yakınır, bir yandan da yine aynı monotonlukta aynı göreve ölüm onu -ki alabilir mi bilmiyordu- alana kadar devam edeceğinin sinyalini vererek anlaşmasnı yenilerdi. Evet bu yapılmaması gereken bir anlaşmaydı ve bu anlaşmanın imzasıda derince çekilmiş bir nefeste gizliydi
Hızlı adımlarla yoluna devam etti. Yağmur baştan aşağı onu ıslatmıştı. Sarı pardesüsü, yağmur ile kahverengiye dönmüş, uzun dağınık saçları kafa derisine yapışmıştı. Yağmur damlaları yüzünde ki "sıkıntı dolu çığlıklar atan" çizgilerinden süzülüyor, adete onun günahlarını temizliyordu. Yağmur da üşümüyordu çünkü üşümesi gerekenin yağmur olmadığını biliyordu. Lakin bu sefer başına gelecek olay farklıydı. Olayın vuku bulduğu yere yaklaşırken bunu sezdi. İçinde öldüğünü sandığı bir kıpırtı meydana geldi. Olacak olan onu bekleyen günlük işlerden çok daha fazlasıydı. Daha derindi ve onla ilgiliydi. Gökyüzüne baktı, kara bulutlarda yine o şekli gördü. Rüzgarın uğultusuna kulak kesildi, dinledi. Bu sefer emin oldu. Gökyüzü de, rüzgar da aynı şeyi söylüyordu; Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı. Yüzünde esrarengiz bir gülümseme belirdi. Hayatını değiştirecek olaya doğru çekildiğini hissediyordu. Adım adım apartmanının beş blok ötesinde ki sisler arasında kalmış parka doğru ilerledi.
Gerçekten eğleneceğine emindi... | |
|